28 Mart 2011 Pazartesi

Herkes Her Şeyi Biliyor Anasını Satayım!

Bilmek hiçbir işe yaramaz. O bilgiyi nasıl kullanacağındır önemli olan. Hani hep böyle bir şeyler bilmiş edalarında dolaşıyoruz ya. Kendimi de ayırt etmiyorum. Her boku biliyoruz ya. Mizah hakkında da ahkam kesecek üst düzey mizah algımız var ya. Hani muhteşem ince siyasi tespitler yapacak muhteşem bir entelektüel birikimimiz var gibi ya. Öyle her siyasi olayda nokta atışı yapabilecek lümpen ulusalcı tavırlarımız var ya. Hani aşk konusunda hepimiz birer gönül adamı gibi aforizma üretiyoruz ya. Her bok hakkında söyleyecek lafımız var ya. Bil bilme önemli değil. Hiçbiri bir boka yaramıyor güzel kardeşim. Hiçbiri bir boka yaramıyor. Bilgileriniz, üç beş kitaptan okuduklarınızı satmanız bir boka yaramıyor. Ne sana, ne bana!

Mesela ben matematiği “bilmenin” bir halta yaramadığını seyyar oyuncakçıdan öğrendim. Sanırım liseliydim. Lise 1 olmalıydı. Sabahın altı buçuğunda okula gidiyordum. Galata Köprüsü’nde hızla bir liseli gibi yürüyordum. Hani şu bir çubuğa asılı envai çeşit oyuncak olan satıcılar var ya… İşte onlardan birisi de önümde yürüyordu. Tam onu sollarken bana seslendi.

“Lan. Baksana buraya.”
“N’oldu abi?”
“N’apıyorsun sen bu saatte lan burada?”
“Okula gidiyorum abi.”
“Hee. Aferin sana. Adam olacaksın demek.”
“Ehe ehe”
“Sana bir matematik testi yapayım ben o zaman.”

Türkiye’nin en iyi okullarından birisine gidiyorum. Adam ne sorabilir ki? Bu iğrenç elitist havalardayım. Halbuki özüme baksan Zeytinburnuluyum. Artistliğin kime lan lavuk?

“Sor abi.” dedim.

Adam taşak geçer gibi eliyle dört işareti yaptı. “Bu kaç?”
“Dört” dedim dalga geçerek. Sonra eliyle beş yaptı. “Bu kaç?”
“Beş” dedim. Bu böyle birkaç sayı boyunca geçti. Şimdi siz bekliyorsunuz ki adam bana birden integral, türev filan soracak ben de size “İşte aslında bilmediğimiz görünümlerin altında ne farklı hayatlar yatıyor” diye boktan bobo edebiyatı parçalayacağım. Hayır. Öyle olmadı. Ben tam kendime güvenim gelmiş ve adama artistçe “Peki ya sen şunu biliyor musun?” diye matematik parçalayacakken adam bana birden nah çekti. “Peki bu kaç piç?” dedi. Kahkaha attı.

Adam bana sekiz yüz bilinmeyenli denklem sorsa yine düşünür cevaplamaya çalışırdım ama adam bana nah çekti lan! Öyle kala kaldım. Eleman da kahkaha atarak yoluna devam etti. “Haydi siktir git okuluna gerizekalı” dedi.

O an değil belki ama bilginin değil bilgiyi nasıl kullandığının önemli olduğunu anladım. Hayır o değil de, ulan Allah’ın manyağı. Haydi ben sabah altı buçukta okula gidiyorum da sen kime oyuncak satmaya gidiyorsun lan sabahın köründe?

5 yorum:

  1. Aziz Peder Osman İşmen dinle kendine gel, özellikle Diskomatik olağandışı; bu tımarnane'nin bütün ayrıntıları olağan hâle geliyor...

    YanıtlaSil
  2. elinin işaret parmağıyla orta parmağını birleştirip "Bu kaç" diye sorup "2" cevabını verdiğimizde "hayır bilemedin salak bu kalın 1" diyen çocuktur kendisi aynı zamanda

    YanıtlaSil
  3. @delibelge aziz dostum bu müziği yapan adamı üç sene önce bulmaya çalışıyordum. adını bulmaya çalışıyordum daha doğrusu. şimdi öğrendim. sevineyim mi buna şimdi bilemedim.

    YanıtlaSil
  4. @1muhendis işte o da matematiği kendi amaçları için kullanabilen bir ticari zeka.

    YanıtlaSil
  5. seni ekşisözlükten takip ediyordum. Hatta bimde eski sevgiliyle karsılasmak yazının umut sarıkayanın yazmadıgını senin yazdıgını savunucularındandım. Blogunu cok gec farkettim simdi inceliyorum üstad.

    YanıtlaSil